Defineyi Kim Nasıl Gömdü
Zenginlerin gömüleri:
Eski zamanlarda, insanların servetlerini güven altına alma ihtiyacı, kişileri servetlerinin bir kısmını toprağa gömerek saklamaya sevk etmiştir. Geçmiş tarihlerde paraların yatırılacağı ve korunacağı bankalar yoktu, pek çok yerde insanlar kendi güvenliklerini kendileri sağlamak zorundaydılar. Geçmişte kurulu bir devlet içinde yaşanıyor olsa bile bu devletin güvenlik güçleri herkesi koruyacak kadar yeterli değildi. Devletin askeri gücü ancak büyük şehirlerde mevcuttu. Bu askeri güç daha çok devleti korumakla yükümlüydü.
- Bilhassa kırsal kesimde, evleri çok muhkem olmayan bir çok zengin kişi paralarının bir kısmını toprağa gömerek sakladı. Bu paraların bir kısmı çeşitli sebeplerden dolayı toprak altında kaldı. Bu paraların toprak altında kalma sebeplerini şöyle açıklayabiliriz.
Parayı gömen kişinin ani vefatı, bu kişinin çıkan bir savaş nedeniyle, parasını emniyetli olmadığı için yanına almadan bölgeyi terk etmesi, bölgede çıkan salgın hastalıkların ve başka tabii afetlerin bu kişiyi göçe sevk etmesi, parayı gömen kişinin gömülen paraya ihtiyacı olmaması nedeniyle parayı bir daha çıkarmaması, gömülen paranın kanuni yoldan elde edilmemiş bir para olduğu için çıkarılması sakıncalı olduğu için hep orada kalması v.s.
Ganimet gömüleri:
Savaş sırasında bir yeri işgal eden askeri kuvvetler, o bölgedeki insanların varlıklarına ve servetlerine el attılar. İşgalciler bölge halkından kapabildiğini kaptılar. İlerde, sulh zamanında savaşta elde ettikleri ganimeti rahatça harcayabilmek ve diğer arkadaşlarına da kaptırmamak için bu işgalciler ganimetlerini bir süreliğine toprağa gömdüler. Bunlardan bazıları o günden bu yana hala toprak altındadır. Aynı şekilde savaş bölgesinde oturan yerli halk ta düşmana servetini kaptırmamak için servetini toprağa gömdü. Toprağa gömmek emniyetli bir saklama şekliydi… ( O zamanlar metal dedektörleri yoktu !…)
Yöneticilerin gömüleri:
Halktan toplanan paralar ve devlete ait servet devletin menfaati öyle icap ettirdiği için kral, prens, vali, derebeyi gibi yöneticiler tarafından bazen toprağa gömüldü. Gömülme sebeplerine şöyle örnekler verilebilir: servetin kötü amaçlı siyasi rakiplerin geçmemesi için , devletin işgal tehdidi altında olması sebebiyle, devletin eşkıya karşısında acze düşmesi sebebiyle v.s. Bazen de şahsi menfaatler uğruna devletin serveti yöneticilerce kaçırıldı ve gömüldü. Bundan amaç iktidardan ayrılınca, yöneticinin, eşiyle dostuyla, çocuklarıyla beraber eski zenginliklerini devam ettirebilmeleriydi.
işgallere , darbelere , soygunlara karşı hazinelerini ve paralarını korumak veya çocuklarının gelecekte yeniden iktidar ve krallık kurmasına yardımcı olmak adına gereken servetler , çok gizli yerlere konularak , gelecek için yatırımlar yapmışlardır. Uzun yıllar kendileri dışında kimsenin ulaşamaması için planlı ve iyi bir şekilde saklanmıştır.
Birçoğu suikastlarla öldürüldüğünden , servetleri yüzyıllarca sakladıkları yerlerde kalmıştır.
- Roma döneminde suikast sonucunda ölen imparator Sezar’ın şahsi servetinin yeri kendisinin ölümüyle birlikte tespit edilememiş ve günümüzde halen gizemini korumaktadır.
Yine yakın dönemlerde devrik İran şahının yeni rejimden sakladığı büyük serveti tesadüfen bir çobanın girdiği mağarada ortaya çıkmıştır. Yeni rejim tarafından el konulan servet 12 tır ile taşınmıştır.
Dini inançla ilgili gömüler:
Üç büyük dinden (İslamiyet, Hıristiyanlık, Musevilik ) önce de insanlar ölümden sonra dirilişe inanırlardı. Ölüler dirildiklerinde kendilerine lazım olacak eşyalar yanlarında bulunsun diye şahsi eşyalarıyla gömülürdü. Bazı dini inanışlarda, ölümden sonra dirilişe inanılmasa bile, yörenin adeti ölüyü şahsi eşyasıyla beraber gömmekti. Ölü zenginse mezarın içinde bir servet oluşuyordu. Mısırda firavunlar piramitler içine büyük servet eden eşyalarla gömülmüşlerdir. Türkiye’de de bir çok höyükten çok miktarda eşya çıkmıştır. Eskişehir yakınlarındaki Frigya Kralı Midas’ın höyüğünden (300 metre çapında 80 metre yüksekliğindedir.) Bir müzeyi dolduracak kadar eşya çıkmıştır. Bu eşyalar höyüğün yanındaki müzede görülebilir.
Keza bazı kavimlerde ölü gömülürken mezara herkes zenginliğine göre para atardı, bu ölüyü uğurlama ve cenaze töreninde hazır bulunanların ölüye son hediyeleriydi.
- Eski dönemlerde en büyük finans kurumları kiliseler en büyük finans uzmanları da din adamlarıydı.
Servetlerinin temelini bağışlar ve vergiler oluşturuyordu . Kiliseler , manastırlar o dönemde yaşamın birçok alanında etkili ve söz sahibiydiler . Para alış verişi , tefecilik gibi işlerle iştigal ediyorlardı. Ayrıca savaşa giden ve gönderilen insanların malvarlıklarını ve servetlerini kiliselere bağışlamaları zorunlu idi.
Buradaki amaç savaşa giden askerlerin kiliseye bağışladıkları servetlerinin yerine daha ok ganimetle geri gelmesini , daha çok yağma ve talan yapmasını sağlamaktır.
Halktan Kilise vergisi adı altında zorla vergi toplamışlar , ayrıcada kiliseler devlet tarafından vergiden muaf tutulmuştur.
Özellikle Orta Çağda kiliseler Cadılık veya Din dışı faaliyetlerle itham ettikleri binlerce insanın mallarına el koyarak , o dönemlerde işkence edilerek veya yakılarak ölümlerine sebep olmuşlardır.
Bu sayede Kiliselerin ve Din maskesi altında Kiliseleri kullanan Din Adamlarının servetleri akıl almaz boyutlara ve büyüklüklere ulaşmıştır.
Bu servetler Dünya’nın çeşitli yerlerine küçüklü büyüklü gizlenerek nesilden nesillere gelmiş günümüzde halen gizemlerini korumaktadırlar.
Devletlere varıncaya kadar peşinde olanların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Ayrıca yine ülkemizdeki yakın dönem savaşları esnasında gayrı Müslim topluluklar kilise mensubu din adamlarının himayesi ve yönlendirmesi sonucunda planlı ve organizeli bir şekilde toplu veya gruplar halinde mallarını bir araya getirmişlerdir. Kapalı veya açık alanlarda tünel , mahzen , vb . gibi yerler kazarak ya da oranlık , dağlık arazilerdeki doğal hazır haldeki mağara , sığınak , kaya oyuklarına ve kazdıkları çukurlara değerli eşya altın gümüş mücevher ve kap kacak birçok mallarını sakladıkları bilinmektedir.
Defineci söz konusu eşya ve defineleri bulmak için uğraş verir , arar ve şüphelendiği bu tarz yerleri dedektörlerle kontrol ederek tespit etmeye çalışır.
Eşkıya, Korsan gömüleri:
Köy basan, kervan yolu kesen ve dağlarda yaşayan eşkıyalar çaldıkları paraları toprağa gömerek gizlerlerdi. Bu paraları tekrar bulabilmek için de o yöreye çeşitli işaretler bırakırlardı.
Denizlerde Korsanlar ticaret gemilerini , Karada Eşkıyalar birçok ticaret kervanını , çetelerinde göçebe olarak yaşayan küçük toplumları yağmalayarak, elde ettikleri servetleri başkalarının eline geçmemesi için planlı bir şekilde kolay bulunmayacak saklama metotları ile gömmüş veya gizlemiş oldukları bilinmektedir.
Tekrar gelip sakladıkları bu servetleri almak adına , işaretler ve nirengi noktaları kullanmışlardır. Bu servetlerin kendileri dışında birilerinin almaması için yanıltıcı işaretler kullandıkları ve ölümcül tuzaklar hazırladıkları bilinmektedir.
Defineci iz ve işaretleri takip ederek , dedektör yardımı ile bu servetleri bulmaya çalışır.
Göçe zorlanmış azınlıkların paraları:
Osmanlı Devletinin son zamanlarında devletin güvenliğinin sağlanması ve isyanları önleyebilmek için başta Ermeni asıllı olanlar olmak üzere bazı azınlıklar bulundukları yerden başka bölgelere göç etmeğe zorlandılar. Bu göç esnasında bazı kişiler güvenli olmadığı için servetlerini yanlarında götürmeyip eski oturdukları mıntıkalara gömdüler. Amaçları ortalık yatışınca geri dönüp güvenli bir şekilde servetlerini yeni yerlerine götürmekti. Bu gömüleri tekrar bulabilmek için gömü yerlerine manidar işaretler bıraktılar. Ancak geri dönüş herkes için mümkün olmadı bazı servetler toprak altında kaldı.
- Göçe bağlı gizlenen ve terk edilen servetler birkaç madde halinde sıralanabilir.
a) Eski tarihlerde birçok kavim göçebe halinde yaşıyordu. Sürekli , verimli toprak ve elverişli iklim arayışı içindeki bu topluluklar , yanlarında taşıyamayacakları servetlerini iklimler ve koşullar elverişli duruma geldiğinde tekrar o bölgeye yerleştiklerinde kullanmak üzere sakladıkları değerli eşyalar ve servetler , defineci dedektör yardımıyla bunları arar.
b) Savaşlar yüzünden yaşadıkları köylerden kendilerini güvende hissedecekleri veya savaşın etkilerinden uzaklaşmak için geçici olarak başka ülke , şehir ve köylere kalmayı planlayarak giden insanların sakladıkları değerli eşyalar ve servetler , defineci dedektör yardımıyla bunları arar.
Dünya savaşları sonucunda göç etmeye ve yer değiştirmeye mecbur kalınmış , defineci bu tür göç hareketleri olan yerleri araştırır . Aradıkları yerler o dönem yaşanılan binalar , duvar içleri , bahçeler , su kuyuları ve çevreleridir. Buna benzer yerlerdeki saklı defineler ancak dedektör gibi bir teknolojiyle tespit edilebilir.
Şahsi gömülenler:
Hayatları boyunca çalışıp sahip oldukları servetleri eşkıyalardan , hırsızlardan hatta bazen kendi aile fertlerinden gizlemek zorunda kalmışlardır . Bu saklama iki türlü gerçekleşmiştir.
Birincisi servetin büyük bir kısmı daha kalıcı olarak gizlenmiş . İkincisi ise servetin küçük bir kısmı kasa gibi kullanmak maksadıyla duvar içine ve kolay ulaşılabilecek yerlere saklanmış , ihtiyaç oldukça azar azar alınarak ihtiyaçları için kullanılmıştır.
Özellikle eski dönemlerde paradan para kazanma yöntemi olan tefecilikle iştigal eden çok sayıda insanların olduğu ve servetlerini yukarıda bahsi geçen yöntemlerle saklayıp korudukları bilinen bir gerçektir. Defineci bu servetleri ortaya çıkarmak için dedektör kullanarak arar ve tespitler yapar.
Maden işletilen yerler ve kaynaklar
Ülkemiz toprakları medeniyetler zenginliği kadar doğal maden yatakları açısından da oldukça zengindir.
Eski Toplum ve Devletlerin servetlerindeki en büyük faktörlerden biri , işlettikleri maden yataklarından çıkardıkları değerli metallerdir. Buna bir örnek verecek olursak ; Antik çağlarda Anadolu’nun batısında yer alan tarihçi HEREDOT’A göre , 3 sülalenin yönettiği LİDYA imparatorluğunun son sülalesi MERMATLAR , ülkeye 141 yıl Egemen olmuşlardır. M.Ö. 7. yy başında , parayı icat ederek insanlık tarihindeki en önemli buluşlardan birisini gerçekleştiren Lidya’nın , devrinin en zengin ülkesi olmasının önemli nedeni , Boz Dağlar ve Gediz Nehrine karışan Sart Deresinin alüvyonları içindeki altınlardır.
Bir takım entrikalarla ülkeyi ele geçiren sülalenin son kralı KROİSOS M.Ö560 yılında tahta geçmiş ve akıl almaz zenginliği , ” KARUN KADAR ZENGİN ” deyimiyle günümüze kadar taşınmıştır. Birçok dönemde Osmanlının belli zamanlarına kadar ülkemizde oldukça fazla maden yataklarının işletildiği birçok kaynakta geçmesine rağmen günümüzde bunların ancak bir kaç tanesi bilinmektedir. Geri kalanları , kapatılmış veya gizlenmiş olarak sırlarını korumaktadırlar .
Defineci bu maden yataklarını , işletilmiş olan altın , gümüş , bakır, kurşun ve benzeri değerli metalleri bilgi ve bulgularla takip ederek dedektörü ile de tespit etmeye çalışır.
Bu metnin ana konusu : Her dönemde din adına dindar kesimler yağmacı talancı dolandırîcı olduğu günümüzdeki
Örnekleri gibi dindar adı altında devlet millet soyulduğu anlaşılmaktadır.