Definecilerin Tahribatları ve Kaçakçılık

Definecilerin yaptığı tahribatı üç grupta inceleyebiliriz.

1- Kazma-kürekle kaçak olarak yapılan kazıların oluşturduğu tahribatlar: Bu tür tahribatta tahrip edilen alan, verdiği zarara kıyaslasalar da, milli varlığımıza indirilen darbe açısından onarıını mümkün olmayan kayıplar yaratmaktadır.

2- Kepçe: Defineye biran önce sahip olmak amacıyla kaçak olarak kullanılan bu tip ağır makinelerle geniş alanlar tahrip edildiği için çoğu kez tahribatın boyutunu tespit etmek ve kontrol altına almak ne yazık ki mümkün olamamaktadır.

3- Dinamit kullanarak: Günümüzde yapılan kaçak kazılarda define meraklılarının giderek artan ölçüde başvurdukları bu tahribat şekli şüphesiz ki en zararlı ve çok boyutlu olanıdır.

Ülkemizde höyükler iki şekilde tahrip olmaktadır.

1- Çeşitli kamu kuruluşlarının çalışmaları sırasında yapılan tahribat.

2- Şahıslar tarafından yapılan tahribat. Bu tür tahribatlar bilinçli veya bilinçsiz olarak yapılmaktadır.

Bilinçli tahribat, eski eser kaçakçıları ve defineciler tarafından; bilinçsiz tahribat ise sulu ziraat ve  modern tarım araçları ile yapılan çalışmaların yanı sıra toprak nakli-taş sökülüp taşınması nedeniyle yapılan tahribattır.

Devrinin kral ve soylularına ait olmaları nedeniyle tümülüsler define avcılarının sürekli hedefleri olmuşlardır. Bu nedenledir ki Anadolu’da en fazla tahribatı tümülüslerde görüyoruz. Günümüzün define hastalan tümülüs odalarını acımasızca dinamitleyerek havaya uçurarak, mermer sütunları-sütün başlıklarını balyozla paramparça edebilecek kadar bilinçsiz hareket etmektedirler.

Antik çağda var olduğu dillerde dolaşan kral hazinelerinin peşinde koşan günümüz definecileri, tümülüsleri tahribe devam etmektedirler. Samsun İli, Ondokuzmayıs İlçesi, dağ köyündeki tümülüsün tahribi bu konuda en üzücü örneklerden birini oluşturmaktadır.

Tümülüs ya da kurgan tipindeki mezar türlerinin hemen hepsi yurdumuzda bol miktarda bulunmaktadır. Bilindiği gibi ister ölü, isterse kremasyon (yakma) türünde olsun, İslami devirlerden önceki mezarlara ölü hediyeleri bırakılmış olup dönemlerinin kültürel ve sosyo-ekonomik yapısını günümüze en iyi şekilde yansıtan önemli eser gruplarını içerirler ve çok zengin bir çeşitlilik gösterirler.

Tümülüs ya da kurganlardaki mezarlardan madeni eşyaların bulunması, altın-gümüş gibi kıymetli süs eşyalarının da buralarda bol rastlanması, bunların definecilerin hedefi olmasını ve soyulmalarını hızlandıran faktörlerin en önemlilerinden birisini oluşturmaktadır. Son yıllarda geliştirilen dedektörlerin de kaçak kazı yapanlar arasında yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanmasıyla kontrolü çok zor durumlar ortaya çıkarmaktadır.

Tahribatın Etkisi

Eski eserlerin (kültür varlıklarının) tahribinde psikolojik ve sosyolojik etkenlerin rolü büyük olmaktadır: Bazı insanların yaratılışlarında var olan kötülük tutkusu, tarihi eserleri olumsuz yönde etkileyen nedenlerden biridir. Kültür varlıklarının tahrip edilmesinde, hiçbir çıkara dayanmadan sadece yıkma-bozma zevki için başkalarının yaptığına zarar verme arzusu da bulunmaktadır.

Aşağılık duygusunun yapıcılığa, yapıcının eserine karşı oluşan hırsının yıkıcılığa yolaçması olağan hallerdendir. Yıkıcı-tahrip edici evrensel nedenler arasında “inanç”ta bulunmaktadır.

Genellikle dine dayalı tutucu davranışların yanı sıra değişiklik yaratma amacına yönelik yenilikçi denilen davranışlarda, kendi inandıkları görüşleri savunmak üzere, inançları dışında kalanlarla karşıt düşen simgelere göz yummanın ittiği olumsuz” etkilerin oluşturduğu yıkıcılığı teşvik etmektedir.

Kişiliklerini, anılarını başkalarının eserlerinde bırakma arzusuna dayalı bir tutumun bazen bir tarihi yapıyı tamamen tahrip edecek ölçekteki zararlarını üzülerek seyrettiğimiz olmaktadır.Bu acı gerçekleri özetledikten sonra eski eserlerimizin korunması, tahribinin önlenmesi için neler yapmalıyız? Ne gibi önlemler almalıyız?

Hemen şu hususu vurgulayalım ki bilinçli bir şekilde tehlikeleri önlemek bunun için etkili bir koruma ortamı yaratarak duyarlı, akılcı bir yaklaşıma varabilmek ve yapılanı açıklayabilmek için tarihteki örnekler-dende yararlanarak yeterli tecrübeye sahip olmuş bir toplum durumundayız.

İnsanların tarihin hiçbir devrinde görülmemiş güçte çevresini etkileme olanaklarına sahip olduğu günümüzde, insanın çevresi ile ilişkilerinde her nasılsa bazı şeylerin yanlış gittiğinde fikirbirliğine varılmış olduğu gözlenmektedir.

İnsanın oluşumunda, düşüncelerinin şekillenmesinde yaşamı boyunca çevresinin etkili olduğu açıkça görülmüştür. Eski eser ve çevre korunmasında varılan kararların ve bunların uygulanması için oluşturulan idari ve hukuki tedbirlerin, koruma aşamasında halkla bir ilişkisi kurulmamış ise yeterliliklerinden şüphe etmek lazımdır. Aksi taktirde korumaya yönelik çalışmaların olumlu olduğunu söyleyemeyiz.

Tarihi anıt ve çevrenin belirli bir şekilde korunamamasının nedeni “Kültür kopukluğu” gibi toplumumuzdaki yerel bir özellik ileri sürülerek tanımlanmaktadır.

Ancak bunu aşan bir gelişim olarak geniş halk kitlesinin inancına, genel davranışına da bazen yer verildiği görülmekte; köklü ve etkili bir koruma biçimi için bunun desteklenmesinin gerekliliği yeni yeni kabul edilmektedir. Sadece idari ve hukuki tedbirlerle daha hızlı sonuç alınabileceğini düşünerek, uzun süreli olan ve güç gözüken halkın katılımıyla ilgi düzenlemeleri yapmayı ihmal etmekle kalıcı ve etkin çözümler yerine geçici çözümlerle oyalanmış olmamalıyız.

Ekonomik gelişmeye paralel olarak maddi çıkarların ön, planda tutulduğu bir devirde, ortamın yıkıcılığından yakınarak, yalın tarihi değer yaklaşımıyla-teknik düzenlemelerle yetinmek, toplumsal oluşum dikkate alınmadıkça etkili olmayacaktır. Eski eserlerin korunmasında, tahribinin önlenmesinde en önemli hedef ekonomik sorunların çözümlenmesidir. Ekonomik sorunların çözümlenmesinden anlatmak istediklerimizi maddeler halinde açıkladığımızda:

Alınması Gereken Önlemler

1- Korunması gerekli taşınır kültür varlıklarının müzelerce bekletilmeden değerinin ödenmesi, taşınmaz kültür varlıklarının bakımı ve onarımlarının yapılabilmesi amacıyla “Kültür Varlıklarını Koruma Fonu”nun kurulması.

2- Eski eserleri tahrip edenleri veya kaçıranları ihbar edenlere ve bunları yakalayan kamu görevlilerine verilen ikramiyelerin arttırılması.

3- Taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının korunmasında, müzelere kazandırılarak değerlendirilmesinde, arkeologlarla birlikte çalışan ve ortak sorumluluk taşıyan müze araştırmacılarının mağduriyetlerinin giderilmesi, görevlerini istekle ve şevkle yapabilmelerinin sağlanması için gerekli düzenlemelerin en kısa sürede yapılması.

4- Kaçak kazı ihbarlarının anında değerlendirilebilmesi, eski eser alanlarının düzenli olarak kontrol edilebilmesi, çeşitli kurum ve kuruluşların isteği olan uzman raporlarının gecikmeden hazırlanabilmesi v.b. görevler için görev yolluğu harcama kaleminden müzelere yeterli ödeneğin gönderilmesi.

Eski eserlerin korunması ve tahribinin önlenmesinde izlenecek en etkili yolun eğitime yönelik faaliyetlere ağırlık verilmesi olduğu hepimizce arzulanan ve kabul edilen bir hususudur.

Bu nedenle

1- Eğitime yönelik hizmetlere yoğunluk kazandırılarak halkımızın bilinçlendirilmesi yönündeki etkinliklerin arttırılması.

2- Basın-yayın çalışmalarına ağırlık verilerek T.R.T.nin programlarında eski eserlerle ilgili konulara daha sık yer verilmesinin sağlanması. Halkın eğitiminde en etkili araç durumunda olan Televizyonun 2. kanalında eski eserlerle ilgili değişik programların (gerek mevzuat yönünden gerekse eğitim açısından) yayınlanması suretiyle geniş halk kitlelerinin bilgi düzeyleri yükseltilmelidir.

3- Turizmin geliştiği yörelerimizde bulunan müzelerimiz, dernekleri kanalıyla kartpostal, kitap, yıllık, katalog bastırabilmekte, video filmleri yaptırarak çeşitli eğitim faaliyetlerinde kullanabilmektedirler. Bu tür basın yayın çalışmaları yapabilmeleri için turizmin gelişmemiş olduğu bölgelerimizdeki müzelere bütçeden gerekli ödenek tahsis edilmelidir.

Taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının ortaya çıkarılması amacıyla yapılan arkeolojik kazıların yanısıra, son yıllarda kurtarma kazılarının da yaygınlaştırılması sevindiricidir. Definecilerin en büyük hedefi durumunda bulunan tümülüslerin tahrib edilmeden kurtarma kazıları ile ortaya çıkarılarak koruma altına alınması korumada izlenebilecek en pratik yol olmalı.

Define Kaçakçılığı

Anadolu’da çok miktarda olan ve birçoğu arkeolojik kazılarla incelenmemiş olan ören yerleri, sit alanları, höyükler ve tümülüsler define bulmak tutkusunda olan ya da geçimlerini kültür varlığı kaçakçılığından sağlayanlar için uygulama alanları olmuştur.

Türkiye bu anlamda sahip olduğu kültürel miras zenginliği ile kaçak kazıların en fazla yapıldığı ülkeler arasında bulunmaktadır. Yapılan araştırmalarda polis ve jandarma kayıtlarında 2863 sayılı yasayı ihlalden işlenen suçların büyük bir kısmını da definecilerin yaptığı kaçak kazıların oluşturduğu belirlenmiştir.

Ayrıca kaçakçılık yapan definecilerin birçoğu kimi zaman kaçak kazı yaparken suçüstü olarak kimi zaman da kaçak kazı neticesi elde ettikleri kültür varlıklarını satarken yakalanmaktadırlar.

İzinsiz Kazı Cezası

Defineci izin almaksızın define aramak amacıyla kazmayı toprağa vurduğu an kaçak kazıcı durumuna düşmektedir. Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanununa göre korunması gerekli taşınmaz nitelikteki kültür ve tabiat varlıklarının yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya zarara uğramalarına kasten sebebiyet verenler iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar para cezasıyla cezalandırılır.

Yurt Dışına Çıkarma Yasağı

Kültür ve tabiat varlıklarını yasaya aykırı olarak yurt dışına çıkaran kişi, beş yıldan on iki yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar para cezası ile cezalandırılır. Kültür varlığı bulmak amacıyla izinsiz kazı veya sondaj yapan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. İzinsiz olarak define araştıranlar üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Çalışmaya ilişkin yapılan araştırmalarda ve uzmanlar ile yapılan mülakatlarda izinsiz olarak define araması yapanların veya arama sırasında bulduğu eserleri satma veya yurtdışına kaçırma eyleminde bulunanlara yasada öngörülen cezaların yeterli/caydırıcı olmadığını, bahse konu kişi/kişilerin aynı kanunsuz fiili yapmaya da devam ettiklerini ifade etmişlerdir.

Define Siteleri

Define arama ve definecilik hakkında halkı bilgilendirmek amacıyla oluşturulan internet sitelerinde kültür varlığı kaçakçılığı suçuna teşvik edici bilgilerin yer alması çok sayıda profesyonel kültür varlığı kaçakçısının ortaya çıkmasına ve bazı kültür varlıklarının yurt dışı bağlantılı internet siteleri üzerinden satılmasını kolaylaştırmaktadır.

Bu tür illegal yapılara karşı kurulan (Define Sohbeti) kaçakçı ve dolandırıcıları ifşa ederek yeni bir kaçakçılık planı kurmasına engel olmaktadır.

İnternet sitelerinde bulunan arkeoloji, define cihaz, dedektör, işaret videoları, gezi, kazı, mezar, müze, tarihi eser ve para videoları, antik kentlerin fotoğrafları, harita ve diğer uygarlıklara ait eserlerin fotoğrafları ile diğer uygarlıklara ait paraların resimleri, sahte antik eserin nasıl anlaşıldığına dair bilgiler izinsiz define arama veya kazı yapma düşüncesinde olan kişi/kişileri olumsuz etkileyebilir.

Define araması ve definecilik ile ilgili Anadolu Medeniyetleri Müzesi yetkilisi ile bir görüşme yapılmıştır. Görüşmede yetkili şunları ifade etmiştir:

Definecilerin İzinli Kazı Yapma Hakları

“Define arama, yasa ile vatandaşlara verilmiş bir haktır. Bu hakkın nasıl ve ne şekilde kullanılacağı ile nerelerde define aranacağı 2683 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanununda ve Define Arama Yönetmeliğinde belirtilmiştir. Definecilik izinli veya izinsiz olarak define arama işlemidir. İzinli yapılan define aramalarına müzeden bir uzman katıldığı için bulunan eserin kaçırılması veya üçüncü kişilere satılması mümkün değildir. Define aramasında bulunan, değeri olan ve sahibi belli olmayan buluntular kültür varlığı olarak tanımlanabilir.

Bu eserlerin değerine göre müzeler tarafından belirlenecek tutar defineyi bulana verilmektedir. Bir vatandaşın herhangi bir şekilde bulduğu arkeolojik veya etnoğrafik kültür varlıklarını doğrudan koleksiyonerlere veya müzelere maddi karşılığında verebilir. 2863 sayılı kanununun 6.maddesinde belirtilen yerlerde izinsiz kazı yapması veya kültür varlığı araması suçtur.

Bu yerlerin dışında mülki amirden izin almak şartıyla kanun ve yönetmelik çerçevesinde define aranabilir. Bu alanlarda da izinsiz kazı yapmak yasaktır. Türkiye’de define aramak için gerekli şartları yerine getirmenin belirli bir maliyeti olduğundan çok fazla müracaat olmamaktadır.

Neden Definecilik yapılıyor

Define aramanın merak olduğu kadar ekonomik boyutu kişileri bu alana yönlendirmektedir. Halk arasında gömü olduğu veya yaşanılan yerden başka bir yere göç eden toplulukların değerli eşyalarını gömerek gittiği ile define haritalarının olduğu kanısı yaygındır.

Yine aynı şekilde eşkiyalar tarafından gömülmüş yüklü hazinelerin olduğu inancı hakimdir.

Define aramaya ilişkin yasal düzenlemenin yapılması bir anlamda kaçak kazıyı engellemeye yönelik bir yaklaşımdır. Ancak kültürel bilincin toplumda yaşayan bireylerde içselleştirilmesi ve ekonomik refahın artması izinsiz kazı ve define aranması suçuna yönelimi azaltacaktır. Dedektörü yasal olarak yasaklanması mümkün değildir.

Ancak dedektörün izinsiz kazılarda kullanılması suçun öğeleri arasında değerlendirilmektedir. Çünkü dedektör başka alanlarda kullanılabilmektedir. İzinsiz kazılar doğu ve güneydoğu bölgeleri başta olmak üzere diğer bölgelerde de yapılmaktadır. Kültür varlığı kaçakçılığı yapan grup üyeleri içinde bulunan izinsiz define arayıcılarının çok iyi takip edilmesi gerekir.

Define, Definecilik

Define, Arapça kökenli bir sözcük olup gömme-gömülme anlamına gelmektedir. Tesadüfen bulunan, saklanmış veya gömülmüş değerli eşyalar topluluğudur. Hukuki tanımı: Bulunmalarından çok önce gömüldüğü veya saklandığı anlaşılan ve artık kimin malı olduğu ispat edilemeyen para, mücevher veya değerli taşlardan oluşan eşyalardır. Defineyi bulmak amacıyla izinli veya izinsiz kazı yapan veya yaptı­ran kimseye defineci denir.

Define arama, Medeni Kanunumuzla vatandaşlarımıza bir hak olarak verilmiştir.

Define aramak isteyenler, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile bu kanuna dayanılarak çıkarılmış olan, 27.01.1984 gün ve 18294 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Define Arama Yönetmeliği” hükümleri doğrultusunda define arayabilmektedirler.

Define arama işi yasal yollardan yapılıyorsa eski eser tahribi söz konusu olmamalıdır. Zira eski eser alanı olan yerlerde define aranamaz. Eski eser alanı olduğu bilinmeyen bir yerde izinli define kazısı yapılırken eski esere raslandığı zaman hemen kazı durdurulur. Bu nedenle bizim burada üzerinde duracağımız, anlatmağa çalışacağımız konu kaçak olarak yapılan define kazılarındaki eski eser tahribatlarıdır. Türkiye’de en fazla tahrip edilen yerler höyükler ve tümülüslerdir.

Sonuç

Kültür varlıklarının izinsiz ve kaçak olarak aramasının yapıldığı definecilik, Türkiye’nin sosyal ve ekonomik koşulları, toplumun eğitim düzeyi ve kültürel bakış açısı ile yakından ilgili olsa da günümüzde artık kültürel mirasın korunması küresel ölçekli ve önemli bir sorun haline gelmiştir. Özellikle kaçak kazılar ve yasa dışı define aramaları kültürel varlıkların geri kazanılamaz bir biçimde tahrip edilmesine ve tarihsel/ kültürel çevrenin zarar görmesine neden olmuştur/olmaktadır.

Defineciliğin izinli olarak müze görevlisi nezaretinde yapıldığı alanlarda hukuki olarak bir problem bulunmamaktadır. Ancak, Türkiye’de izinsiz/kaçak yapılan kazıların devam ettiği kolluk kuvvetlerinin yaptığı operasyonlardan ve medyadan öğrenilmektedir. Kaçak kazıların önlenebilmesine veya azaltılmasına yönelik çıkarıldığı düşünülen define mevzuatı çerçevesinde define aramasının yüksek maliyet giderleri nedeniyle vatandaş tarafından pek tercih edilmemektedir.

Çalışma konusuna ilişkin uzmanlar ile yapılan görüşmelerde; izinsiz olarak yapılan defineciliğin devam ettiği, define avcılarının metal dedektör, kazma, kürek ve şiş kullanmakla beraber define bulabilmek
için dinamit kullandıkları ve dozer ile toprak araştırması yapmaktan bile çekinmedikleri ifade edilmiştir. Zengin olma hayali ile ölümü bile göze alan definecilerin Türkiye’nin tarihsel ve kültürel çevresine onarılamaz zararlar verdikleri belirtilmiştir.

Define avcılarının kültür varlıklarına karşı işledikleri suçlara karşın uygulanan cezaların caydırıcı niteliğinin yeterli olmaması, mevzuatta yer alan boşluklar, kültürel bilinç eksikliği, sosyolojik, ekonomik ve etik temelde irdelenmesi gereken bu problemin nedenleri arasında yer alabilecek ayrı bir boyuttur.

Ayrıca define hırsızları ile sadece resmi kurum ve kuruluşların çabalarıyla yeterli mücadele edilemeyeceği de bilinmelidir. Bu mücadelede toplumun bütün katmanlarının etkin katılım ve desteğinin alınması, devlet kurumları, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar arasında işbirliğinin sağlanması gerekmektedir.

Türkiye’de izinsiz ve kaçak olarak yapılan defineciliğin kültürel mirasın korunması bağlamında önlenmesine yönelik aşağıda belirtilen önerilerin gerçekleştirilmesi halinde kültür varlıklarına ilişkin suçların azalacağı, tarihsel ve kültürel çevrelere olan farkındalığı, ilgiyi ve koruma olgusunu artıracağı düşünülmektedir.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ