Define Nedir ?

Yere gömülmüş değerli mallar. Fıkıh literatüründe “kenz” olarak nitelendirilen, gömülü bulunduğu yerden çıkarılan ve sahibi bilinmeyen altın gümüş paralar, silahlar, aletler, ev eşyaları gibi mal ve eşyaya verilen isim.

Arapça da “defn” kökünde gelir. Genel olarak Cenaze gömmek, kıymetli bir şeylerin toprak altına gömmek, saklamak anlamında kullanılır. Ülkemizde “hazine” saklamakla aynı eş anlamı ifade etmektedir.

İslam fıkhına göre defineler üçe ayrılır:

1- İslami defineler: Üzerinde herhangi bir İslâmî işaret bulunan, diğer bir ifade ile, üzerinde kelime-i şehadet gibi bir yazı, bir işaret, bir simge taşıyan ve Müslümanlara ait olması kesin olan ve yer altından çıkarılan paralar ve eşyalar.

2- Cahiliye devri defineleri: Üzerinde İslami olmayan bir simge, bir işaret, bir yazı… vb. belirleyici özellik bulunan, mesela, İslam öncesi milletlere ait tanrıların resimleri veya Müslüman olmayan hükümdarların birinin resmi bulunan ve gömülü halde bulunan paralar veya diğer eşyalar.

3- Müştebeh defineler: Üzerinde belirleyici bir işareti veya simgesi, nakşı, baskısı karışık olduğundan, bulunan bu definenin Müslümanlara mı, yoksa Müslüman olmayan milletlere mi ait olduğu bilinemeyen veya anlaşılamayan gömülü halde bulunan para ve diğer eşyalara denir.

İslamda tanımlarını verdiğimiz defineler, beytü’l-mâl*’in gelirleri arasında yer alır. Bu defineler, yukarıdaki kısımları ile, bu defineleri bulana ve bulunduğu yere göre hazineye belli miktarı devredilir. Söz konusu olan defineler fıkıh kitaplarında madenlerin hükmüyle beraber ele alınırlar. Hatta her iki grup da, yer altında gömülü olup, sonradan çıkarıldıkları için, define ve madenlere beraberce “rikâz” diyenler vardır. Dolayısıyla ister öşür arazisinde, ister haraç arazisinde bir Müslüman veya Müslüman olmayan fakat İslam diyarında yaşayan ve adına “zımmî” denilen kişilerce bulunup eritilen madenler ile, bir zamanlar Müslüman olmayanlar tarafından gömülmüş defineler, miktarlarının azlığına veya çokluğuna bakılmaksızın vergiye tabi tutulmuşlardır.

Alınan vergi oranları da şöyledir: Bir Müslüman veya zımmi, ateşte eriyebilen altın, gümüş, bakır… vb. madeni bulduğunda bunun beşte birini hazineye devreder; geri kalan kendisine ait olur. Bunları bulan kişinin Müslüman, veya zımmî, hür veya köle, çocuk veya bâliğ, erkek veya kadın olmasında fark yoktur. Bu hüküm sahipsiz bir arazide bulunan madenler içindir. Fakat madenin bulunduğu arazinin sahibi varsa bulunan madenin beşte dörtlük bir miktarı arazi sahibine aittir.

Müslüman olmayan bir ülkeden kalkıp, izinsiz olarak İslâm ülkesine girmiş bir “harbî”* nin, İslam diyarında bulduğu madenlerin tamamı “fey”* hükmündedir. Bu sebeple bu harbinin bulduğu her şey elinden alınır ve hazineye devredilir. Şayet Müslüman olmayan kişi, turist gibi İslâm ülkesine izinli giren “müste’min” ise, yine o kişinin bulduğu define de elinde bırakılmaz ve hepsi alınır. Buna karşılık hükümetin müsadesiyle, defineyi çıkarmaya çalıştıysa, anlaşma şartlarına göre hareket edilir.

Üzerinde İslami bir işaret, mesela kelime-i şehadet, Kur’ân’dan bir âyet veya Müslüman bir hükümdarın ismi bulunan bir define bulunursa, bu define “lukâtâ* (yitik mal) hükmündedir. Buna mukabil üzerinde cahiliye devrine ait olduğunu gösteren işaret bulunan veya bir Müslümana ait olmadığına dair kesin bir işaret bulunan defineler, yine beşe ayrılır ve beşte biri hazineye, geri kalanı bulana verilir. Fakat bu defineyi bulan kişi, harbi veya müstemin ise buldukları define ellerinden tamamen alınır ve hiçbir pay verilmez. Aynen madenlerde olduğu gibi.

Madenlerde olduğu gibi, eğer bir kişi defineyi kendisinin malı olmayan bir yerde, yani mülk olmayan dağ, sahra gibi sahipsiz bir yerde bulduysa, bulduğu definenin beşte biri hazinenin, geri kalanı da kendisinin olur. Fakat bu define, mülk olan arazide bulunduysa, yine beşte biri hazineye, geri kalanı ise, bu arazinin Müslümanlarca ilk defa fetholunduğunda İslam devlet başkanı tarafından kime verilmişse, o kişiye veya vârislerine verilir. Varis de yoksa, bu define tamamen hazineye devredilir.  İslâmî mi, yoksa cahiliyye dönemine mi ait olduğu kesin belli olmayan ve üzerinde açık bir işaret bulunmayan define, cahiliyet definesi hükmüne tabi olur. Başka bir görüşe göre ise, bu defineler de İslâmî defilelerden sayılırlar.

Bir müslüman veya zımmî İslâm ülkesi olmayan bir ülkeye (dâru’l harb’e)* izinli olarak girip burada bir define bulsa, bu definenin tamamı bulana ait olur. İslam devleti bundan bir şey almaz. Fakat kuvvet ve cesaret sahibi bir topluluk böyle bir ülkeye gidip, defineyi bulmayı ve almayı başarsalar, bu definenin beşte biri hazine için alınır. Çünkü bu şekliyle elde edilen mallar ganimet sayılır. Aynı şekilde dâru’l-harbe giren Müslüman veya zımmî, oradaki evden bir define bulsa, bu definenin tamamını evin sahibine iade eder. Aynı hüküm, sahipli arazide bulunan defineler için de geçerlidir. Çünkü aksine hareket etmek, hıyanet ve zulüm sayılır.

Denizden çıkarılan her türlü definenin tamamı çıkarana aittir. Bu görüş İmam-ı A’zam ve Muhammed’e göredir. Ebu Yusuf’a göre ise, denizden çıkarılan definelerin de beşte biri hazineye alınır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ